Terör devleti İsrail, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria’da yıllardır Filistinlilere soykırım uygularken, perde arkasında da Filistinli çocuklara karşı sistemli bir şekilde baskı, sindirme ve şiddet çarkı kurmuş durumda. Filistinli direnişçilerle terör devletinin arasında yapılan esir takası anlaşmasında listede bulunan 300 kişinin büyük çoğunluğunun 17-18 yaşlarında olması dikkat çekerken, İsrail’ in Haaretz gazetesinde yayınlanan bir rapor her yıl 1000 civarında Filistinli çocuğun sudan sebeplerle alıkonulup birkaç yıl hapiste kaldığını ortaya çıkardı. İşgalci polisin gece yaptığı baskınlarda, yaşları 10-11’e kadar düşen çocukların tutuklanmasına gerekçe olarak “taş atmak” gibi sebepler gösterilirken, sonraki süreçte hapishanede şiddete maruz kalan hükümlülerden işlemediği suçlar için zorla itiraf alındığı bildirildi. Rapor, tutuklandıktan sonra işkenceye uğrayan ve belirgin bir suçlama olmadan yıllarca zindanda kalan çocukların büyük çoğunlukla Batı Şeria’daki illegal İsrailli yerleşimlere yakın yerlerden seçildiğini ve bu sayede bölgedeki Filistinlilerin sindirilmesinin amaçlandığını ortaya koydu. Terör devleti, işgal altındaki Batı Şeria’nın resmi olarak İsrail toprağı sayılmadığını, askeri hukuka tabi olduğunu ve bu yüzden kişisel hakları göz önünde bulundurmama hakkı olduğunu iddia ederek çocuklara yaptığı baskı ve zulme hukuki kılıf bulmaya çalışıyor.
İşgalci güç, Filistinli çocuklara baskın için genellikle gece saatlerini tercih ediyor. Baskınla beraber çocuğu alıp götüren İsrail polisleri, ailelere de çocuklarının hangi suçtan tutuklandığı ile ilgili İbranice bir metin veriyor. Çoğu Filistinli aile için İbranice bilmedikleri için o an çocuklarının hangi suçtan tutuklandığını bile anlama imkanı olmuyor. İşgalci polisin yasaya göre çocukların ellerini önden kelepçelenmesi gerekmesine rağmen ters kelepçe yaptığı, hatta bazı durumlarda 10-11 yaşındaki çocuklar tutuklanmak istendiği için ellerinin kelepçe takmak için çok küçük kaldığı belirtildi.
Filistinli çocukların gece baskınıyla evlerinden alındıktan sonra gözlerinin bağlandığı ve bazen askeri üsse, bazen de yakınlardaki bir polis karakoluna götürüldüğü kaydedildi. Nereye götürüldüğü hakkında en ufak bir fikri olmayan, İbranice bilmediği için herhangi bir şey anlamayan çocukların yaşadığı korkunun yanında çoğu zaman İsrail polisi tarafından gözleri bağlı haldeyken şiddet gördüğü de aktarıldı. Çocuklar tarafından “cehenneme sonsuz bir yolculuk” olarak adlandırılan bu uygulamayla işgalci polisin Filistinli çocuklara hayatları boyunca akıllarından çıkmayacak bir korku ve travma yaşatmak istedikleri ifade edildi.
Korkunç şartlarda gerçekleşen bu yolculuğun ardından ise Filistinli çocuklar için asıl zor olan sorgulama başlıyor. Yorgun, aç bırakılmış, dövülmüş ve hepsinden önemlisi neden orada olduğunu bilmeyen Filistinli çocukların 3 ila 8 saat bekletildikten sonra sorguya alındığı belirtildi. Çocukların sorgu esnasında çok sayıda tehdide maruz kalarak işlemedikleri suçları itiraf etmesinin istendiği, ayrıca işgalci gücün aç bıraktığı çocuklara itirafta bulunmaları halinde yemek verme sözü verdiği aktarıldı. Çocukların bazen “hayatlarının geri kalanını zindanda geçirecekleri” yönünde tehdit edildiği, bazen de “Anneni buraya getirir ve gözlerinin önünde öldürürüm” ya da “Babanın İsrail’deki çalışma iznini iptal ederim” şeklinde aileleriyle korkutulduğu kaydedildi.
Çocuklar terör devleti tarafından bu insanlık dışı muameleye maruz kalırken, aileler de çocuklarının akıbeti hakkında herhangi bir bilgi alma imkanına sahip olmuyor. Haftalar sonra gerçekleşen duruşmalarda aileler, çocuklarını ilk defa hapishane kıyafetleri ve kelepçeler içerisinde görüyorlar. Aileler ve çocuklar arasında hiçbir şekilde iletişime izin verilmezken, çocukları savunacak avukatların parasının da aileler ya da Filistin yönetimi tarafından ödenmesi isteniyor.
İsrailli gazetenin raporunda, Filistinli çocukların yargılanmasının çoğu zaman işgalci polis tarafından zorla alınan itiraflarla tamamlandığı kaydedildi. Çocuklara karşı kanıt bulunmadığı için suçlama amacıyla itirafların kullanıldığı bildirilirken, çoğu zaman tehdit edilmiş çocukların hukuki haklarını bilmediği için zorla itirafa yatkın olduğu ifade edildi. Kanıtsız suçlamaları itiraf etmek istemeyen Filistinli çocuklar için ise sürecin uzatıldığı ve çok sayıda duruşmaya girdiği aktarılırken, sonunda en dirençli çocukların bile zaman zaman pes edip işgalci polislere zorla itirafta bulunduğu belirtildi.
Sivil toplum kuruluşlarının raporlarına göre işgalci ordu tarafından tutuklanan çocukların yüzde 97’si, illegal Yahudi yerleşimlerine 2 kilometreden az bir mesafede yaşayanları arasından seçiliyor. İşgalci askerlerin hangi Filistinli çocuğun tutuklanması gerektiğine dair zaman zaman yerleşimci teröristlerle iş birliği yaptığı kaydedilirken, tutuklanan çocuk taş atmış olsun ya da olmasın, bu yöntemle birlikte illegal yerleşimlere yakın bütün köylere korku salınmak istendiği kaydedildi. Bu sürecin, terör devleti tarafından yerleşimlerin çevresindeki Filistinlileri denetim altında tutmanın bir yolu olduğu ifade edildi.
İsrail ile Filistinli direnişçiler arasındaki esir takası mutabakatı kapsamında şu ana kadar 40 İsrailli esir ve Filistinli 117 kadın ve çocuk esir karşılıklı olarak serbest bırakılırken, özgürlüğüne kavuşan Filistinli çocuklar işgalci gücün insanlık dışı uygulamalarını ortaya koydu. İşgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus kentinde 5 ay önce tutuklanan ve esir takasıyla serbest bırakılan Usame Nayif Marmaş, her hafta hapishanede darbedildiklerini söyledi. Serbest bırakılan Filistinli çocuk, İsrail askerlerinin soğuk havada kendilerine sadece ince bir çarşaf verdiğini söyleyerek “Her hafta bizleri dövmeye gelirlerdi. Bizdeki tüm kıyafet, örtü ve yatakları da almışlardı” ifadelerini kullandı. Filistinli çocuk Marmaş, İsrailli askerlerin bir defasında hava çok soğuk olmasına rağmen hapishanedeki Filistinlilerin üzerine su sıktığını anlattı. Marmaş ayrıca kendilerine az miktarda yemek ve ekmek verildiğini dile getirdi.