Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, spor basınına dair bir değerlendirme yazısı kaleme aldı. Bidlirici, “Futbol medyası, Santos’u nasıl atladı?” başlıklı yazısında Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü Fernando Santos’un adının basında nasıl çıkmadığına ve çıkan diğer isimlerin nasıl asılsız olduğuna değindi.
Bildirici yazısında, “Beşiktaş ve Santos vakası da futbol gazeteciliğinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini anımsatıyor bizlere. Medyanın eleştirellikten uzaklaşan genel halinin yanı sıra tarafgir gazetecilik ve kulüp yöneticileri ile içli dışlı ilişkiler, futbol gazeteciliğini zehirliyor” dedi.
Bildirici’nin yazısı şu şekilde:
“Spor haberlerinde tahmin haberleri siyasi haberlerden daha yaygın. Hem de tutturma oranı daha düşük. Öyle ki, AKP’nin İstanbul adayının Murat Kurum olacağını önceden yazan, söyleyen çoktu siyaset yorumlayanlar arasında. Fakat futbol medyasında Beşiktaş’ın yeni teknik direktörünün Fernando Santos olacağını önceden dile getiren çıkamadı.
Rıza Çalımbay’ın 22 Aralık’ta ayrılmasının ardından futbol medyasında hemen isimler geçidi başladı; Quique Setien, Bruno Genesio, Ole Gunar Solskjaer, Hansi Flick, Mircea Lucescu, Razvan Lucescu, Andre Breitenreiter, Sergen Yalçın, Giovanni Van Bronckhorst, İvan Jovanovic, Ernesto Valverde…
O günden itibaren futbol medyasında hemen her gün farklı isimler, birbiriyle çelişen haberler yayımlandı Beşiktaş’ın yeni hocası konusunda. Gün içinde her medya kuruluşu farklı telden çalıyordu. Örneğin 28 Aralık’ta, Karar, Sözcü, Korkusuz, “İbre’nin Sergen’e döndüğü”nü yazarken Hürriyet ve Sabah, Sergen ile görüşülmediğini aktarıyordu. Aynı gün Türkiye, Lucescu’yu ikna turu düzenleneceğini, Akşam ise “Setien ve Valverde ile görüşüleceğini” bildiriyordu.
BİRGÜN GENESİO, ERTESİ GÜN BRONCKHORST
Ayrıca medya kuruluşları her yeni haberde kendi haberlerini de tekzip etti. Örneğin 27 Aralık’ta, Akşam’da “Setien Beşiktaş’a hazır: Luce reddetti” yazıyordu. Ertesi gün aynı gazete bir gün öncesiyle ilgisiz “Solskjaer’den sonra Breitenreiter’den de ret / Setien ve Valverde ile görüşülecek” haberi yayımladı.
Sergen Yalçın’ın Antalyaspor ile anlaşmasından sonra yeni yılın ilk günlerinde futbol medyasında Genesio haberleri ağırlık kazandı. 2 Ocak’ta Milliyet’te “Genesio için kritik saatler”, Karar’da “Genesio için geri sayım”, Gazete Pencere’de “Beşiktaş’ta Bruno Genesio sesleri” haberleri yayımlandı. Çoğu yerde Genesio’nun netleştiği haberleri yayımlanırken Aynı gün Türkiye ise “Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü Yunanistan’dan” başlığı atıp, Razvan Lucescu ile görüşüleceğini yazdı.
Fakat nasıl olduysa 4 Ocak’ta Genesio ismi bir kenara atılıp, Beşiktaş’ın Hollandalı teknik direktör Bronckhorst ile prensipte anlaşıldığı haberleri yayıldı. 5 Ocak’ta Hürriyet ve Sözcü’de Bronckhorst’tan artık yeni teknik direktör olarak bahsediliyor, Kasımpaşa maçını izleyeceği belirtiliyordu. “Bronckhorst’la sil baştan” (Yeni Şafak), “Cesur yürek Bronckhorst” (Milliyet) ve “Bugün İstanbul’da Pazar idmanda” başlıkları atılıyordu.
Sonraki iki gün içerisinde Bronckhorst ile sorun çıktığı aktarıldı. Ardından yine her yerde Razvan Lucescu’dan İvan Jovanovic’e kadar farklı isimler ortaya sürülmeye başlandı. Bu belirsizlik ortamı sürerken 7 Ocak akşamı ilerleyen saatlerde Beşiktaş’tan açıklama geldi. O saate kadar yeni teknik direktör olarak Santos’un adından söz eden yoktu.
Dijital mecralardaki futbol medyasında da Santos ile görüşüldüğünü aktaran ya da tahmin eden çıkmadı. Santos, futbol medyasına da sürpriz oldu. Sabah akşam Beşiktaş’ı izleyen anlı şanlı futbol yazarları da yeni teknik direktörün adını kulübün açıklamasından öğrendi.
SANTOS YAZARLARA DA SÜRPRİZ OLDU
Beşiktaş kulübü Santos ile görüşmeleri iyi gizlemiş olabilir ama yıllardır takımı izleyen futbol yazarları, muhabirleri de perde arkasında olup biteni öğrenmek yetersiz kaldılar. Futbol yazarı Övünç Özdem’in “Görüşülen 84 teknik direktör adayını yazıp, Fernando Santos’u atladık. Neyse, önümüzdeki maçlara bakacağız” paylaşımı da bu zaafın samimi itirafıydı.
Aspor Yorumcusu Serdar Sarıdağ da “Bunca yıldır Beşiktaş’ı takip ederim ilk kez basında çıkmayan birinin hoca olduğunu gördüm. Belki de ilk kez bir teknik adamın gelişini basından değil kulübün resmi hesabından öğreniyoruz” diyerek şaşkınlığını dile getirdi.
Halbuki Türkiye’de spor medyası olanca ağırlığıyla futbolu ve asıl olarak da dört büyük takımı izliyor. Bütün olanaklarını seferber ettiği kulüplerden birindeki gelişmeleri zamanında öğrenememek, futbol medyasının bilgi kanallarında tıkanıklıklar olduğunun işareti. Tabii bu alanda tahmin ile verinin, söylenti ile doğrulanmış bilginin birbirine karıştığı da bir gerçek…
Beşiktaş ve Santos vakası da futbol gazeteciliğinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini anımsatıyor bizlere. Medyanın eleştirellikten uzaklaşan genel halinin yanı sıra tarafgir gazetecilik ve kulüp yöneticileri ile içli dışlı ilişkiler, futbol gazeteciliğini zehirliyor”