Tekke: Farklı Bir Döneme Işık Tutuyor
Tarikat mensuplarının toplanma yeri olarak bilinen tekkenin kökeniyle ilgili bilgiler gün yüzüne çıkıyor. Mehmet Zeki Pakalın’ın tespitlerine göre “tekke” kelimesi Farsça kökenli takye kelimesinden türemiş olup dayanma anlamına gelmektedir. MEB tarafından yayımlanan Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü’ne göre, ilk tekke hicri II. yüzyılda Filistin’in Remle beldesinde açılmıştır.
Horasan ve Toharistan ile Türkistan Türklerinin Müslümanlaşma sürecinde büyük katkıları olan tekkeler, Anadolu ve Balkanlar’ın fethinde önemli rol oynamışlardır. Büyük Selçuklular ve Osmanlılar döneminde tekkenin faaliyetleri siyasi iktidarın iznine tabi olmakla birlikte geniş bir serbestlikle devam etmiştir.
Tekke geleneğine ilişkin bilgilerin kaynağı olan Mustafa Kara’ya göre, Osmanlı Devleti 1812’de tekke vakıflarını denetim altına almış ve 1866’da Meclis-i Meşâyih’i kurarak tekkelerin yönetimini bu meclise devretmiştir. Ancak 1925 yılında çıkarılan bir kanunla Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklarla Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun ile tekkeler kapatılmıştır.
Özbekler Tekkesi ise farklı bir hikâyeye sahiptir. 1752-53 yıllarında inşa edilen tekke, Nakşibendî tarikatına mensup olan Hacı Hâce lakaplı Şeyh Seyyid Abdullah Ekber Efendi’ye tahsis edilmiştir. Tekke, Orta Asya’dan gelen hacı ve dervişler için önemli bir durak olmuş ve hayırseverlerin desteğiyle faaliyetlerini sürdürmüştür.
Özbekler Tekkesi, Kurtuluş Savaşı sırasında da önemli bir role sahiptir. Şeyh Atâ Efendi’nin önderliğinde Tekke, işgal kuvvetlerine karşı direnen Karakol Cemiyeti üyelerine destek vermiş ve çeşitli önemli isimlere ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde ise kültürel bir hafıza mekanına dönüşerek edebiyat ve müzikseverler için önemli bir buluşma noktası olmuştur.
Tekkenin bu yönü ve bugünkü rolü üzerine detaylı bir inceleme için “Özbekler Tekkesi Projesi” yazımızı takip edin.